Sürekli nefes aldığında ne alıyorsun? Mesela bir fincan kahve içtiğinde, bir bardak çay yudumladığında ne alıyorsun? Bir kitap okuduğunda, dizi ya da film izlediğinde, sinemaya gittiğinde ne alıyorsun? Bir etkinlik, seminer ya da kampa katılma nedenin nedir? Bu soruların cevabı, oksijen ya da keyif olması muhtemel bir yanlışın kapısını aralar. Nefes almayı oksijen soluma olarak tanımlamak çok sığ bir algı olur. Aslında bu tür sorulara verilecek cevap “ihtiyacım olanı alıyorum” olmalı. Ancak ihtiyaç tanımında ki belirsizlik, alınan değeri değersizleştirir. Henüz ihtiyacın olmayan bir bardak suya bakışın gibi anlamsızlaşır. Anlamsızlık üzerine bir değer inşa etmek ise beyhude bir çabadan başka bir şey olamaz. Eğer bir fincan kahveni vereceği derin bir keyfe ihtiyacın var ise kırk yıl hatırı vardır. Aksi acımtırak bir sıvıdan ibarettir. İzlediğin filmin saçma, katıldığın etkinlik, seminer ya da kampın vasat ya da altında olduğunu, ihtiyaçlarını karşılamayan bir döngünün içinde olduğunu düşünüyorsan lütfen önce dur ve ihtiyaç listeni tamamla. Belki biraz paraya, umuda, yaşam motivasyonuna, dostluğa, sosyalleşmeye ya da bambaşka bir ihtiyacın var. Unutma ki rotası belli olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez. Bana ne verebilir/siniz? Sorusunun karşılığı aslın da “ihyacın olanı.” Benim tecrübem ihtiyaç listesi net olanlar “Yaşam Takımları” ile hemhal olurlar.
Yaşam Takımları™ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.