İnsanı öncelemeyen hiç bir sistem varlığını devam ettiremez. Bu sebeptendir ki, geçmişte medeniyet kurduğunu iddia eden toplumlar, tarihin çöplüğündedir. İnsanı köleleştiren, yok sayan bir senaryonun başarılı olma ihtimali hiç olmadı. İnsan somut değerlere sahip olduğu kadar, soyut nimetlere; yani akıl, düşünce, kelime ve konuşma yetisine de sahip. Kısacası insanı başka bir zihin ve sistem ile köleleştirilemez. Ancak buna rağmen mental kölelik hiç bitmedi. Çünkü insan tercihli bir varlıktır. Çoğu zaman bedava peynirin peşinde koştu. “Bedava sirke baldan tatlıdır” mit’ine inandı. Kapasitesini kullanma yerine, onu köleleştiren “nemelazımcılık “ huzurunu tercih etti. Hâlbu ki insan misyonu gereği tercihlerini “ben varım, ben bu sistemin ve evrenin bir parçasıyım, ben yoksam sistem eksik çalışır” modunda olmalı.
İnsan doğal bir varlık olmasına rağmen, bugünkü formu ile doğallıktan çok uzakta, çünkü doğa kendine zarar verecek bir form üretemez. Tercihen büründüğü form insanı, doğadan doğal olmayan metotlar ile yaralanmasına göz yumdu. Sonuç ise istenmeyen bir hal aldı; çevre felaketleri iklim krizleri vs. Şimdilerde ise bilinç ahlakı gelişmiş bir avuç topluluklar farkındalık oluşturmaya çaba sarf ediyor. Kullandığı deodorantın sera gazı etkisi, bunun ozon tabakasında oluşturduğu tahribatı fark etti. Bu tahribatın güneş ışınlarının süzülmeden yeryüzüne ve nihayetinde oluşturduğu cilt kanserlerine kadar olan bilinçten bahsediyorum. Ya da diğer kişisel bakım ve mutfaklarda kullanılan temizleyicilerin doğa üzerindeki baskısı. “Yaşam Takımları” bilinç ahlakını benimsemiş, tercihleri doğa ile ahenkli bir tarz ütopyasıdır.
Yaşam Takımları™ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
