Tam bir paradoks. Yılbaşı gecesi mi? yılsonu mu? Eğer gün gece ile bitiyor ise 31 Aralık yılsonu gecesi. Gecenin bitişi ile günün başlangıcı sabahtır. Yani gün başlangıcı sabah ile başlar, zaman sabahtan akşama doğru akar. Öyle ise yılbaşı gecesi bir ocak olmalıdır. Aman! Neyse ney. Ne fark eder ki fütursuz olman için bir bahane daha. Sen programı düşünme ben belirledim menüyü. Simgesel gıdalar; kuruyemişler, kızarmış hindi dolması, soft bir şarap. Bir daha mı geleceğiz dünyaya. Tüket kendini. Müslüman mısın? Fark etmez. Kutladığımız etkinlik Hz. İsa’nın doğum günü. Riya istemem mevlit kandili kutluyorsun, ya da muharrem ayında aşure yapıyorsun. Zaten dünya vatandaşı değil miyiz? Dünya ile eş zamanlı eğlen. Boş ver kültürünü, öyle çok eğlen ki nerde olduğunu unut.
Dünyada mısın, azap tamısın? Düşünme. Çünkü diğer canlılar düşünmez. Düşünürsen insan olduğunu fark edersin, kutlama zaman tanımının insani değil, ticari olduğunu anlarsın. Anlayamadın mı hala, zaman simgesel bir şey. An, salise, saniye, dakika, saat, gün, hafta, ay, yıl, asır ve ömür. Bunlar Tanrısal değil, tanımsal kavramlar. Anlaman gereken şey zamanı değil kendini tükettiğindir. Çünkü her anın yerine yeni bir an, her saniyenin yerine başka bir saniye var. Peki, sen bitince yerine ne var? Yedeğini yap, boşa geçen hedefsiz bir yıldan sonra, hedef belirle! Bulamıyor musun? Bari “Yaşam Takımları”nda bir hedef ortağı ol, ya da gönüllü üretken. İyelerin ile yâd eden olsun, dünyadaki günlerin bitince…
Yaşam Takımları™ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.