Bir Çiçek-Karanfil / Dianthus Caryophyllus - Yaşam Takımları™

Bir Çiçek-Karanfil / Dianthus Caryophyllus

Karanfil ile ilgili birden fazla anlam vardır. Birçok kişi baharat ve çiçek olan karanfili aynı bitki zannetse de gerçekte isim benzerliği olan iki apayrı bitkilerdir. Karanfil baharatı Syzygium aromaticum ağacından elde edilirken, Karanfil çiçekleri Dianthus petraeus bitkisinden elde edilirler. Bölümümüzün konusu olan baharat olan değil, çiçek olan karanfildir.

Karanfilgiller, kokulu çiçekler sınıfından olup bir yıllık ve çok yıllık otsu, çalımsı bitkileri kapsayan, çok sayıda türü ve bu türlerin altında 80’den fazla çeşidi bulunan bitkilerdir. İnce saçaklı taç yaprakları ve zarif çiçekleriyle görünümleri eşsizdir.

Yetişme alanlarına göre Alp karanfili ve Anadolu karanfili en bilinenleri dir. Hoş kokusuyla tanınan karanfil çiçeği ise Hüsnüyusuf’tur. Bunun dışında karanfiller genel olarak büyük çiçekli, dağınık, bodur ve toplu çiçekli olarak üç grupta toplanabilir.

Kuzey ve Güney yarım kürenin ılıman kesimlerinde ve tropik dağlarda yabani olarak bulunurlar. Gen merkezinin Akdeniz bölgesi olduğu sanılmaktadır. Sera ortamında ticari olarak kesme çiçek olarak ve evlerde süs bitkisi olarak yetiştirilirler.

Mitolojide ve geleneklerde oldukça sık ortaya çıkarlar. Antik Yunan’da, karanfiller genellikle tören taçlarında ve çelenklerinde kullanılırken, Antik Roma’da çiçek “Jüpiter’in çiçeği” olarak biliniyordu ve Tanrıların Kralı’nı onurlandırmak için kullanılıyordu.

Kore kültüründe ise karanfiller farklı bir amaca hizmet eder. Genç kızların geleceğini tahmin etmek için kehanetlerde kullanılırlar. Çocuğun başına üç adet kesme karanfil konur ve hangisi önce ölürse geleceği için bir ipucu verir. İlk önce en üstteki karanfil ölürse, bu, kızın daha sonraki yaşamında zorluklarla karşılaşacağı anlamına gelirken, ortadaki karanfil gençliğinde acı çekeceğini gösterir. Ancak, alttaki çiçek önce ölürse, tüm hayatı kargaşa ile dolacak demektir. Sonuç ne olursa olsun genç kızlar için güzel bir yaşamı baştan yok sayıyorlarmış anlaşılan.

Hristiyan bir efsaneye göre, Meryem Ana ,çarmıha gerilmiş oğlunu görünce ağlamaya başlar ve gözyaşları beyaz karanfillere dönüşerek ve yere düşer… (Bu efsanenin bir başka versiyonunu ters lale bölümünde birebir görmüştük)

Bir Rönesans efsanesine göre ise karanfil Tanrıça Diana’nın bir hevesinden doğmuştu. Bir çobana aşık olan ancak bekarete bağlı olduğu için onunla birlikte olamayan avcı tanrıça, diğer kadınları görmesini engellemek için çobanı gözlerini yırtarak onları yere fırlatır ve o iki göz iki beyaz karanfil olarak filizlenir.

Yunan mitolojisinde de Artemis avlanmaya çıkar ,kötü bir gündür ve eli boş döner. Ormanda flüt çalan genç bir çobana rastlar ve çobanın müziğiyle hayvanları kaçırdığı düşüncesine varır. Öyle bir kızar ki, genç adamın gözlerini oyup yere atar. Çobanın sonradan masum olduğunu anlar… Öfkesinin kurbanı olan Artemis pişmanlık içinde kıvranır. Ancak iş işten geçmiştir; yapılacak bir şey kalmamıştır. Çobanın gözlerinin düştüğü toprakta ise kan kırmızısı iki karanfil açar.

Mitolojilerde birkaç rengine işaret ettiğine göre biraz karanfil renklerinin anlamlarına bakalım;

– Beyaz Karanfil: Sadakati, karşılıklı sevgiyi, güzelliği, saflığı ve masumiyeti.

– Kırmızı Karanfil: Öfke, kızgınlık ama aynı zamanda enerji, hayranlık ve korku. Bunun için bizde cenazelerde ilk sırada kullanılan çiçektir.

– Mor Karanfil: Fransa’da    cenazelerde kullanılır, ancak çiçek dilinde hevesi temsil eder.

– Pembe Karanfil : İçtenlik, unutulmaz bir anıyı, tatlı ve sevecen bir düşünceyi.

– Sarı Karanfil : kişinin duyguları hakkındaki kararsızlığı ve belirsizliği ifade eder.

– Çizgili Karanfil : Olumsuz cevap, reddediyorum. ( Biz bu işte artık hayırlara alışığız)

– Benekli Karanfil : Verene güvenmeyi.

Çoğu kaynakta çayının öksürük kesici ve balgam söktürücü özelliği hatta bazı şurupların içeriğinde kullanıldığı geçse de bunun çiçek karanfil mi yoksa ağaç karanfil mi olduğu ayrımı yapılmamıştır

Kokusunun yanı sıra çiçek yapısının güzelliği de yabana atılacak değildir. Öyle ki ebru ve çini sanatında bir motif, el işi işleyen bayanların iğne oyalarında ve diğer örgülerinde model olmuştur.

Peki ya ‘Karanfil oylum oylum, geliyor selvi boylum’ eserinde kültürümüzün en köklü müzik dallarından olan Türk sanat müziğimizde yerini alması da bu çiçekle olan bağımızın eski tarihe dayandığını kanıtlamaz mı?

Müzik demişken fon müziğimi değiştirip bağlama noktasına geçiyorum

Çok değil bundan 20-30 yıl önce cep telefonları, sosyal medya henüz yokken insanlar birbirlerini karanfilden tanırdı.

Ahh karanfil… Ne de güzel anlara tanıklık etmişsin.

Bu vesile ile büyük usta Kemal Sunal’ı saygı ve özlemle anıyoruz.

İletişim işimizin temel taşlarından, üstelik biz bunu yakamıza karanfiller takarak değil, birkaç tuşa basarak yapıyoruz.

Abone Ol
Bildir
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
0
Düşüncelerinizi merak ediyoruz, lütfen yorum yapın.x