Hayata Bağlan
Bizler hayata reklam filmlerinde lanse edildiği gibi 3-5 G ile bağlanmıyoruz. Bizlerin hayat bağı, “haz” ya da “erdem” duygusu ile oluşur. Biz hayata bağlayan değerler silsilesi ve bu değerlerden oluşan seçeneklerimiz var. İşte bizi tam olarak özgür kılanda seçeneklerimizin olması. Gözlerimizin görme yetisinin azaldığı durumlarda olduğu gibi, gözlük denen lensler kullanırız. Bu lensler bizim görme yeteneğimizi arttırsa bile artık koşullu bir göreme yeteneğimiz vardır. Yani O lensler olamadan görme eylemimiz keskin değildir. Bu duruma biz “muhtaçlık” değil “ihtiyaç” diyebiliriz. Ancak, var olan seçeneklerimizi tam olarak kullanma yerine, anti depresan ilaçlar ile hayata tutunma seçeneği tam olarak lens kullanmak gibi değildir. Bu ihtiyaçtan ziyade “muhtaçlık” gibi geliyor bana. Muhtaç olma durumu ise, ihtiyaçtan daha çok, bir acziyetten ibarettir. Çünkü birçok insan bu ilaçları kullanıyor olsa bile, kullanmayan milyonlarında insan olduğunu bilmek gerekir. Bu ilacı kullanmayanların, hayatta baş etmek zorunda kaldıkları ile kullananların hayatta baş etmek zorunda kaldıkları değerler silsilesi çok mu farklı? Elbette hayır. Bizler hayata değer yükleyen canlılarız. Günlük olarak karşılaştığımız olaylara, “hayat” diyoruz. Hayta ise salt fizik ve biyolojik tanımlardan oluşamaz. Örneğin: “11 yaşında bir kız çocuğu”. Bu bir biyolojik ve fiziksel tanımdır. “11 yaşında çok güzel bir kız çocuğu. “Çok güzel” tanımı fiziksel veya biyolojik değil bizim değer yargımız ile alakalır. “Yaşam Takımları” bizlerin değer yargıları ve katkıları ile oluşur. Bu değer yargısı bizlere hayata bağlanma gücü ve anlamı katar. Hayta ister “haz”, isterseniz “erdem” duygusu ile bağlanın. Her iki ihtimal bağınız “Yaşam Takımları” tarafından sağlanmış durumdadır.
Yaşam takımlarına ilk hayta gibi girdik sonra haz duyduk şuan erdemini yaşıyoruz çok teşekkür ederim Reşat Genç