Su Sağlığı ve Su Arıtmalar
Bilinçli Tüketim Dünyayı Korur Programında Su Sağlığı, Suyun bardağımıza kadar olan yolculuğu, su sanitasyonu, kullandığımız damacana, pet şişe, arıtma cihazları ve eSpring hakkında detaylı açıklamaların yer aldığı programda Erol YALÇIN hepimize faydalı bilgiler sundu. İyi seyirler.
Videonun dökümü aşağıdadır.
Su Sağlığı ve Su Arıtama Sistemlerine Genel Bakış
Halk sağlığının yani koruyucu hekimliğin en temel maddeleşirinden bir tanesi su hijyenidir.
Su vücudumuzun 3/2 sini oluşturmaktadır. Tırnağımızdan, beynimize, bağırsağımızdan, kanımıza tüm organlarımıza ve fizyolojimize etki ediyor. Bu anlamda da suyun kaliteli ve sağlıklı olması insan sağlığı açısından oldukça önemlidir. İçtiğimiz suyun kaliteli ve sağlıklı olması birinci sırada gelmektedir. Suyun sadece sağlıklı olması yetmiyor, kaliteli olması da gereklidir. Ben çevre sağlığı tek yaptığı yıllarda şehir şebeke sularından, köy çeşmelerinden, kuyulardan ve depolardan numuneler aldık uzun yıllar boyunca. Bir çok kuyu ve depo gezdik, şehirlerin devasa depoları vardır ev büyüklüğünde, bunları gezdik zaman zaman. Hatta girip temizledik bu su depolarını zaman zaman. Doğal olarak su neredeyse biz oradaydık görevimiz gereği. Bu anlamda su bizim bardağımıza veya musluğumuza gelene kadar düşündüğümüzden daha büyük maceralar geçirmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün su konusunda büyük çalışmalar var. Dünya nüfusunun bu günkü rakamlarla 2 milyarlık kısmı temiz ve sağlıklı suya sahip değildir. Dünyadaki bütün ölümlerin % 5’i ve bütün hastalıklarında %6 sı sudan kaynaklanmaktadır. İçer içmez hastalıklara neden olabilecek kadar kötü sular da var ama, şehir hayatında farkında olmadan kalıcı hastalıklar, doku ve organ bozukluklarına sebep olacak veya kalp damar hastalıklarına hatta yüksek tansiyona ve kemik hastalıklarına varana kadar hem mikrobiyolojik anlamda hastalıklara sebep olduğu gibi fizyolojik-anatomik anlamda da rahatsızlıklara sebep olur.
Bizde su numunesi alırken her bir musluk veya kuyu için Halk Sağlığı Laboratuvarından alınmış iki adet şişe bulunurdu. Bunlardan biri mikrobiyolojik kontrol, diğeri de kimyasal analiz için kullanılırdı. Yani her bir musluktan veya kuyudan iki adet numune alınırdı. Çünkü suyun sadece mikroplardan arındırılması yetmiyor maalesef. O bakımdan suyun bu iki şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Hem mikrobik açıdan hem de inorganik yani metaller, sülfür, asit vs. bir çok hatta yüzlerce kirleticiler var.
Bunlarında sulara çok değişik şekilde bulaşma şekilleri var. Biraz bunlardan bahsedeceğim. Su hakkında şimdiye kadar bilmediğimiz veya yanlış bildiğimiz konulardan da bahsetmeye çalışacağım.
Öncelikle suyun önemini, vücudumuza faydaları herkesi duyduğu bildiği hatta reklamlara konu olan mevzular, ben daha çok hayatın içinden, suyun maceralarından desenfeksiyon şekillerinden bahsedeceğim.
Şehir şebeke suyundan başlamak istiyorum. En çok kullanılan, muhatap olduğumuz su şehir şebeke suyu. Kimi zaman bazı şehirlerde içilebilen, ama büyük metropollerde hatta o metropollerin de eski yerleşim yerlerinde aspets demir borular vs yani içilmesi mümkün olmayan sular var.
Su öncelikle kaynağından; bu bir baraj olur, nehir olur. Diyelim ki Kızılırmak’tan geliyor. Ama başka temiz kaynaklardan da Ankara’ya su geliyor olabilir. Bunlar öncelikle bunlar bir arıtmaya ihtiyaç duyuyorsa belediyelerin büyük devasa su arıtma tesisine gelir. Bunlar çok büyük tesisleridir.Bir çok devasa işlem havuzlarından geçirilir ve şebekeye vermeye hazır hale gelir. Burada da klorlama işlemine tabi tutulur. Arıtmaya ihtiyacı olmayan bir su ise de yine de işlemden geçirilmiş su gibi şehrin belirli yerlerinde bulunan devasa depolara gönderilir. Bu depolara giden borulara da isale hattı denilir. Depolara toplanan su cazibe denilen kendi akışıyla şehre verilir.
Burada ikinci bir konu devreye giriyor. Bu su depoları yetirince temiz mi? Tabiki değil arkadaşlar. Su her ne kadar arıtmadan geçmiş olsa da, su depolarında diz boyu çamur balçık bulunabilmektedir. Dolayısıyla burada bir kontaminasyon başlamaktadır.
Suyun kaynağından bardağımıza gelene kadar geçirdiği macerada iki husus vardır. Kontaminasyon ve sanitasyon. Kontaminasyon suyun geçtiği aşamalardan herhangi birinde kirliliğe maruz kalması, sanitasyon ise bu aşamalarda kirliliklerden korunması işlemlerine verilen addır.
Birinci kontaminasyon riski ana depolarda başlamaktadır. Daha sonra suyumuz şehir şebekesine veriliyor. Altyapısı eski olan mahallelerde, semtlerde eski demir borular söz konusu, içinde yosunlaşmalar, çatlaklar söz konusu olduğundan sular şebekede de kirlenmektedir. Hele ki suyun sık sık kesildiği bir yer ise su borularının içinde ters basınç oluşmaktadır. Boruların içinde su varken dışarıya doğru bir basınç var iken su özellikle su kesildiği yaz aylarında çevresinde bulunan kirlilikleri oluşan ters basınçla borunun içine doğru vakumlamaktadır. Ki eski yıllardaki belediyecilikte bu konular biraz daha zayıftı, su şebekesinin üstünden veya yanından kanalizasyon borusu geçebilmekteydi. Hatta bazı küçük ilçelerde kanalizasyon açıktan bile akmaktaydı. Açıktan giden bir kirlilik yer altında 20 metreye kadar nüfus edebilmektedir. Aynı şekilde bir kuyu da 20-25 mt yakınlarında bir kirletici varsa yine sızıntıyla kirliliğe maruz kalabiliyor.
Bu aşamadan sonra gelelim evlerimize. Diyelim ki belediyemiz şehrin su dağıtım borularını tamamen değiştirdi ve yeniledi. Bir de apartmanımızda bir su şebeke hattı ve belki bir depo var. Buralarda da kontaminasyon söz konusu ve büyük ihtimalle su kirleniyor. Aparmanızın tesisatında yine çatlaklar, kirlililer, eski demir borular, paslar küfler kanserojen asbest maddeler yosunlaşmalar vs bol miktarda gelişiyor. Belediyenin şehir içi tesisatı zaman içinde değiştiriliyor. Şehirler zaman zaman yer altı tesisatlarını pvc borular ile değiştiriyorlar. Ama bir apartmanda bir dairenin tesisatını değiştirmesi büyük ve masraflı bir tadilat gerektirmektedir. Ki bu da yeterli olmayacaktır. Çünkü Apartman girişindeki su sayacından evinize gelene kadar yine aynı kirleticilere maruz kalmakadır. Bu durumda apartman tesisatının da değiştirilmesi gerekmektedir.
Özetle suyumuz dört- beş aşamada organik ve inorganik kontaminasyona maruz kalmakta ve bunların en az birinde kirlenmektedir. Dolayısı ile bu suları içme amacıyla kullanmamız gerekiyor. Tabiki bu bütün Türkiye için geçerli değil. Bazı küçük şehirlerde dağdan gelen kaynak suyu doğrudan tesisata verilmekte ve içilebilmektedir. Ancak bir çok şehir ve özellikle büyük şehirler nehir, göl ve barajlardan su teminetmektedir. Biliyoruz ki yaşam alınların atıkları, kanalizasyonlar veya sanayi atıkları bu barajlara, göllere ve nehirlere gizlice ve filtrasyondan geçirilmeden deşarz edilebilmektedir. Dolayısı ile şunu rahatlıkla söyleyebiliriz şebeke suyunu içmemeliyiz.
Peki bundan sonra geriye ne kalıyor?
Hazır sular, pet şişeler:
Pet şişedeki hazır suları içmek sağlıklı mıdır? Bazen sağlıklı bazen değildir arkadaşlar. Yani aldığımız su marketlerin önünde, gross marketlerin bahçelerinde günlerce güneşin altında bekliyorsa, depolarda belki üzerinde fare gezen veya fare gezmesin diye ilaçlar sıkılan böcek ilacı kullanılan depolarda da bekletiliyor olabilir. Bir şekilde hem dışından, hem güneşe maruz kalmasından mikrobiyolojik ve mikroplastik anlamında kirliliğe maruz kalmaktadır. Çünkü bu pet şişeler sandığımızın aksine tek kullanımlıktır ve damacana değil ama pet şişeler bir kez kullanıldıktan sonra bir daha asla kullanılmamalıdır. Hele ki buzluğa koyup ta dondurup eriyince yolda içerim mantığı çok tehlikeli arkadaşlar. Yani bunlar bizi anında hasta etmediği için biz farkında değiliz. 60 yaş üstü hastalık oranımız OECD ülkelerine göre çok fazla. OECD ülkeleri kişi başı yıllık hastaneye başvuru sayısı 3 iken bizde bu sayı 8 dir. Siz hiç hastaneye gitmiyorsanız demektir ki sizin yerinize de sekiz kez giden var 16 belki 32 kez giden var. Bunların da çoğunluğu 60 yaş üstü insanlardır. Çünkü o yaşlara kadar insanlar hem gıda hem de su anlamında sağlıklı zannettiği yanlış tüketimlerde bulunmuş, belki evde yanlış dezenfeksiyon malzemeleri ve deterjanlar kullanmış, bunları toplayınca sağlıksız su da üzerine tuzu biberi olmuş ve uzun vadede geri dönüşü çok zor olan hastalıklara ve sakatlıklara sebep olmuştur.
Elbette iyi bildiğimiz ve cam damacanada olan sular kullanılabilir. Onların da fiyatı yüksek olacaktır. Normal damacanalar ve pet şişeler genel anlamda evimize ulaşana kadar güneşe çok maruz kaldığından içinde mikrop ve mikroplastik oluşumundan dolayı sağlıksızdır.
Klorlu Su:
Şebeke suyunda bulunan klora gelecek olursak. Belediyeler suyu bazen arıtma tesisi çıkışında bazen de depo çıkışında klorlayarak şebekeye verir. Suda bulunması insan sağlığı için tehdit oluşturmayacak klor miktarı 0,5 ppm dir. Oluşabilecek su kaynaklı enfeksiyonların önüne geçmek için suda klor tercih edilebilir ve 0,5- 1 ppm arasında olursa insan sağlığı açısından bir sakıncası yoktur.
Yaz ayanlarında belediyeler sudaki klorun miktarını arttırıyorlar, neden?
Klor, suyun klorlama işlemi yapılan kaynağından uzak semtlerdeki uç noktalara varana kadar organik kirleticilerle tepkimeye girerek etkisini yitirmektedir. Aslında klor işini yapmış olmaktadır. Özellikle yazın sıcak aylarında uç noktada klor sıfır değerine inmektedir. Bu durumda da uzak semtlerdeki bu kullanıcılar suyun evde, apartman depo ve tesisatında maruz kaldığı kirlilikten olumsuz etkilenmektedirler. Bu nedenle de yaz aylarında belediyeler enterit ve ishal vakalarını önlemek için süper klorlama tabir ettiğimiz klorlama yöntemine başvurmaktadırlar. Bu klorlama uzak semtlerde yani uç noktalarda olması gereken 05 ppm kloru sağlar ama kaynağında çok yüksek doz klor kullanıldığından şehir deposuna veya klorlama yapılan tesise yakın olan semtlerde ise insansağlığını olumsuz etkileyecek miktarda klor oluşmasına neden olur. Bu semtlerde sudaki klorun kokusu rahatsız edici seviyededir.
eSpring cihazını indirimli almak için bu videoyu sizinle paylaşan arkadaşınıza danışınız bizi internetten bulduysanız bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Bize bu gúzel programı hazírlayan sunan ve buradan paylaşmamízí sağlayan emek veren herkese ve Erol beye çok teşekkür ederiz elinize emeğinize sağlık
Bu program burada herkese açık olmasında yardımcı olduğunuz için çok çok teşekkür ederim Erol Yalçın
Bu kadar faydalı ve güzel bilgiler için çok çok teşekkür ederiz Erol bey…