Şöminedeki Ateşin Alevleri

“Ah ateş, seni pembe ve zarif yaratık, güzelsin ve bu yeterli.”
Bana hitap ediyor bu söz, çağırıyor… Çatırdayan odunlardan yükselen alevlerimin tembelce yayılan sıcaklığına bir çift el dönmüş. Bir kadına ait bu eller. Kelimeler belirdikçe sayfalar dönüyor zihninde, o sayfalardan birini bana verse bir çırpıda yalayıp yutsam, tek bir an zirveye uzansa alevlerim, saliselik! Ellerini ovuşturuyor, göz bebeklerindeki yansımam ürkütücü. Ürkütücü olan ben miyim o gözler mi?
Yeni bir sayfa çeviriyor zihninde. “Yeni bir ateş söndürür başkasının yaktığını, yeni bir acıyla hafifler eski bir ağrı.” Kendi kendine muhakeme yapıyor. Kelimeler anılara karışıyor, kıyaslıyor, zararlı çıkıyor. Derin bir iç çekiş ve kuvvetli bir soluk, dışarının havası kadar soğuk; hofff! Gıdıklıyor beni, alevlerim; şöminenin isten kararmış duvarlarına değer gibi oluyor. Bu kadın, benim yanıma ellerini ısıtmaya gelmiş fakat niçin? Buralara kadar, bu dağ başına, karlı yollara ve buz saçaklarına elleri üşüsün sonra da ısıtsın diye mi katlandı?
Galiba sorduğunuz sorunun cevabı bu kadının mesafeleri çiğneyip gelme gayesi ile aynı. Fakat nasıl öğrenilir? Ateşin soru sorması yasak, ateş sadece yanar ve yakar! Bazen üç duvar arasında bazen bir deli kalp içinde yanar. Bazen bir evi yakar kül eder bazen de bir ev hayalini yakar yok eder. Ateş birçok yerde yanar ve yakar, ateşin mekanı hem içeridir hem dışarı.
Bir anda etrafımı sarıveriyor kalabalık. Şimdi birçok gözde dalgalanıyor alevlerim ve birçok elde dolaşıyor sıcaklığım. Eller, ayaklar, yüzler… En aşina olduklarım.
Kimi oturmuş kimi ayakta, arttıkça soluk sayısı daha da ısınıyor odanın içi. Alevlerim eski gücünü yitirir gibi oluyor. Kimse azalan alevleri harlamıyor, bana duyulan ihtiyaç yok olup gitti. Gücüm yerini kan kırmızı közlere bırakıyor. Gittikçe açılıyor rengim, pembeleşiyor. Ah ateş zarif pembe yaratık!
Kadının yüzü yarı bana dönük yarı başkalarının ona hitap eden kelimelerine. Ben söndükçe o canlanıyor, ben pembeleştikçe o kızarıyor, ben soğudukça o ısınıyor…
Bir başka kadın ona doğru uzanıyor, hemen karşılık olarak ellerini tutuyor, birbirlerine gülümsüyorlar. Hararetli konuşmasıyla onlara katılan adamın ağzından saçılan tükürük minik bir cızırtı ile varlığımda yok oluyor. Bunu yalnızca ben fark ediyorum.
Cüretkar ilham demiştiniz değil mi, biz bu ilhamı nerden alıyoruz? Uzun zamandır cevabı aranan soru bu.
O kadından ve diğerlerinden, o adamdan ve diğerlerinden o çocuktan ve diğerlerinden alıyoruz, kim bunlar, insan ne demek? Yakıcı bir sır bu. Ben konuştukça azalıyor gücüm, alevlerim köze, közlerim küle dönüyor. Artık bırakın beni, kaybediyorum özümü anlattıkça. Şunu bilin ki, bilinen yaşanmalı. Sadece yaşa! Seni, yaşamadan anlayamayacak birilerine kendini anlatarak yaşayacağın anları kaçırma!
Merak ettiğiniz soruya benim cevabım bu. Fakat yeterli gelmediyse Mû’ya gidin. Mû kim? O bir köpek, sadakat sorduğunuz soruya dair çok şey hatırlatacaktır ona.
Alevlerin köze, közlerin küle dönmesi… kalemine,emeğine ,yüreğine sağlık Raşide
Devami var bence
Ateş dile gelip ne de güzel konuşmuş, emeğine yüreğine sağlık Raca🥰🥰
Elinize sağlık yine muhteşem duygularla ateşin konuşması olmuş 🙏
Raside çok teşekkürler. Emeğine sağlık kalemin çok güçlü. 👌👏🏻👏🏻
Seni, yaşamadan anlayamayacak birilerine kendini anlatarak yaşayacağın anları kaçırma!…. RaCa yine kalemin konuşmuş ateşi dile getirmiş çok beğendim. Kalemine, yüreğine sağlık👏🏻
Yaşayacağın anları kaçırma! Teşekkürler Raca