Bir Aladağ Yaz Masalı – 20.06.2022

*Bir Aladağ varmış. Bir kamp yokmuş. Aladağ olur da kamp olmaz mı?

Zaman, Aladağ içinde, mentor saman içinde. Bu hikâyenin arkası var, önü yok. Takımın adı var lideri yok.

*Zafer de bir huydur; suyu var, tası yok. Bir takım varmış, bir bayrağı yokmuş. Develer tellal iken; ben de ustamın beşiğini tıngır mıngır sallar imişim. Böyle geçerken günler, çok eski zamanların bir tanesinde, takımların gözdesi, güzel sözlü bir mentor yaşarmış.

*Bu mentorun sayamayacağı kadar günü varmış. Çok yaşamış, çok nadide anılar biriktirmiş ama hiç üretkenleri olmamış bu mentorcağızın.

*Gittikçe kendisinden şüphelenmeye başlamış. Şüphelendikçe içindeki bu ukde yerine siyah bir nokta büyümeye devam ediyormuş.

*Yaşlı mentorun çeşmesi gün ağartan dağlarının arkasındaydı. Buzlu oluklardan en irisiydi. Aladağların her tadını, her gününü, bahar gibi yazını da çok seviyordu, hele sularını; kaya tuzuna değmiş çamların kokusunu, çıradan çalınmış tadını, sert içimini, aktıkça değişen biçimini seviyordu. Yarın sabah ilk işi çeşmesine varmak, suyu üç kez yüzüne çalmaktı.

*Aladağlarda bir yaz masalında uyandı ve uyuyan eğri efsunlu ağaca baktı. Saçlarını taradı. Ardından koca eliyle ağacın yere doğru eğilen dalına dokundu. “Bir şey olmuş sana” dedi yaşlı Mentor. Bu masal gerçeklerden daha gerçekti. Tüm gerçekler çekip gittiğinde başlayan masaldı bu. Bunu tüm artıranlar kadar efsunlu eğri çam ağacı da biliyordu.

*İkiye bölünmüş ovalarında, ala çalmış dağlarında iki insandan biridir artıran… bir diğeri azaltan. Yaşam takımlarına katılanlardan bazıları artırır bazıları azaltır. Azaltanlar ile artıranlar nasıl anlarsın. Azaltanlar yaşam takımlarında birkaç dost edinir, alır onları da gider başka diyarlara…

*nerde eğri efsunlu çam?

*e hadi yani

*yazın olanı da vardır

*Eğri efsunlu ağaç sanki doğruldu, yaz güneşinden kalma bir kozalak fırladı papatyalar üzerine. Kozalak içinde tohumlar kaybolmuştu. Bir başka kozalak daha, sonra bir tane daha, son bir tane daha. Yaşlı Mentorun binlerce güneş doğmuş gözleri tüm kırışıkları toplandı, göz pınarına destek oldular. “Bir şey yapılmış sana” diye kaygıyla baktı eğri efsunlu çam ağacına.

*Reçinesinden yumrular süzüldü, ağlar gibi, ağlayan bir yüze bakar gibi, baktığı bir göze kederli bir düğüm atar gibi, atılan düğüme vefalı kör bir aşık gibi.

*Yaşlı Mentor eliyle eğri efsunlu ağacın bir dalını eğdi. Ya da eğilen başını teselli eyledi. “Seni tek bırakacak o, tüm tohumlarını çalmış kozalaklarından”

*Eğri efsunlu ağaç rüzgârın birini çağırdı. Yakınında hep bir rüzgâr eser, uzağında hep bir kartal uçardı. O sırada bir şey hatırladı Yaşlı Mentor “bunu o yaptı” diye öfkeyle bağırdı.

*Ayağa kalktı. Eline bastonunu aldı. Havada daireler çizdi. Rüzgârdan geriye kalan sisleri dağıttı. Gölün küçük balığı dahi duydu sesini. “Cadı Fit” dedi. “Bunu Cadı Fit yaptı”

*Orada çayını almış ateşin mangalda yanan ateşin yanında oturan Haf “Nerden biliyorsun onun yaptığını” dedi. Kına yakılmış saçlarına örtüsünü örterken anlattı; “Eğer bir şey tazelenmeyi durduruyorsa altında Cadı Fit ’in elleri vardır. Elleri yoksa sözleri vardır, sözleri yoksa ıslığı vardır. Böyle düşününce çok defa doğru çıkmışımdır”

*Yaşlı Mentor yedi takım liderini çağırdı,

Bugün benimle misiniz? “

*“Her zaman seninleyiz” diye bağırdı gençlerden biri.

Hayır her zaman benimle olmayın.”

*“Ne yazıyordu? Bilge Tuva’nın Karataş’la yazdığı Aladağların bilgelik defterinde;”

*Sen doğruda kaldıkça, doğru herkese doğrudur ve seninle olanlar da doğrudur.

*Lider doğru üzerinde olduğu sürece… sadakatimiz ilkeleredir, ilke üzerinde yürüdüğü sürece..

*Yedi takım liderine tekrar sordu Yaşlı Mentor ;

Bugün benimle misiniz?”

*“Bize bugünü anlat öyleyse? Bakalım doğru da mısın hala?” dedi yedi takım liderlerinden Lir.

*“Benim doğruda olduğumu nasıl doğrulayacaksınız” diye sordu yaşlı Mentor.

*Biz doğruyu senin kadar bilmeyiz. Keşke doğruyu bilecek bir pusulamız olsaydı elimizde”

*“İster misiniz doğruyu gösterecek bir pusulanız olsun?”

Bunu kim istemez ki?”

*“Cadı fit! diye bağırdı yaşlı Mentor. O bunu istemez. O ister ki insanlar doğruyu yanlıştan ayırt etmesin, zihinleri karışıp savrulsun, kalpleri sisler içinde kalsın, ruhlarında yanan çerağ gündüzün sönsün, geceleyen kaybolsun.”

*Yaşlı Mentor onlara doğruları gösteren pusulanın Aladağ’da bir nehrin altına gömüldüğünü söyledi. Bunu kim yapmıştı? Batak Cadısı ve arkadaşı Çamra. O pusulayı çıkarmış olsaydık şimdi beni doğrulardı yahut doğrudan ayrıldığımı gösterirdi.

*Her insanın yaşamında bir pusulası olmalıydı. Pusulası olmayanlar için şarlatanların isimleri ulaşmıştı şehirlere.

Onlar Yaşam Koçu, astrofizik, nefes, nlp, hipnoz gibi isimlerle insanların zafiyetli kalplerine fısıldıyordu. Kimi bilinçaltı temizliyor kimi kalbin tozunu alıyor gibi kadim müneccim burçların cadılarını yaşatıyorlardı.

*Yaşlı mentor “burcunuzu unutun, kendinizi bulun! Alçalan da sensin yükselende.” Derdi hep.

*Doğru düşünmeyen insan için inanabileceği yanlışların sınırı yoktur.

*Her kim senin hayatını değiştirmek için senden para istiyorsa, bil ki hiç kimsenin elindeki bilgi senin hayatını değiştiremez. Sadece sana ilham verebilirler, senin için örnek olabilirler. İlham ise özünde saf mercan resiflerine benzer, satılamaz ama keşfi başlatabilir.

*O sırada eski bir Takım Kurucu söz aldı.

Biliyorum biliyorum pusula içimizde…

Aslaaa diye kızdı Yaşlı mentor!

*İnsanın içinde her şeyin olduğunu söyleyenler bilmez mi ki “insan içinde neyi inşa etmişse ondan fazlasını bulamaz” İçine bakan nice insan yalnızca büyük bir boşluğa bakar…

*”Bir pusulanız yoksa size ben olayı anlatayım, siz kendi pusulanız ile benim yanımda olursunuz zaten.” demiş yaşlı mentor

*Eğri efsunlu ağacın kozalak tohumlarının yok oluşunu anlatmış. Bir daha hiç o ağaçtan başka bir ağaç olamayacağını, tek başına ölüp gideceğini bunu yapanında mutlaka Cadı fit olduğunu… Eğer o değilse böyle bir kötülüğü kim yapar bize onu söyleyecektir. Kötüleri kötüler bilir, iyiler iyileri bilirdi.

*Ama içimizde her şeyin bir nüvesi yok mudur? Diye açıklama istemiş az önce içimizde pusulamız diyen takım kurucu.

Kabilin içinde kötülük vardı, Habil’in iyilik dersek, Kabilin içine konan kötülük onu aklar. İnsan içinde özleri inşa edecek fikirler düşünceler duygular vardır. İrade hangisinden yana ise onun varlığı başlar.

*İraden ve çaban olmayan hiçbir şeyi arama boşuna! İnşa etmediğin hiçbir şeyi bulamazsın içinde. Bilge Tuvayı hatırla!

* Bir ağaç gibiydi düşüncesi. Ormanı hazır bulmadı. Dalıp gitmedi! Düşmedi içine! Tek tek her birinin toprağına bulandı. Dalına bakındı. Çiçeğine ballandı.

* Vay ki kendime yeterim diyene”

Atını sen sürersin, hancı samanını verir

* Yaşlı Mentor ve yedi takım uzun yürüdüler, kısa durdular. Çok baktılar az konuştular. Çok gittiler, ok gibi vardılar. Bir kayalığın önünde durdular. Buralarda yedi sırrın sahibi bir deha yaşardı. Ona Alasır derler. Bilgi ile bilgelik arasında bir karar vermiş, bu kararına bedel olarak bir ayağını kaybetmişti. Ona civarda topal meczup diyenler de olmuş. Bilgelik ağacında yedi gün bir şey yemeden içmeden konuşmadan, iki dal arasında ağaçtan yatak üzerinde uyumuş, uyanınca bilgeliğin ilk sırrını bulmuş. zamandan ve mekândan özgürlük

* Öyle bir zamanda ol ki, tüm zamanlar hem içinde olsun hem tüm zamanların dışında kalsın.

* Öyle bir mekânda ol ki, tüm mekanlar hem içinde kaybolsun hem tüm mekanlar dışında kalsın.

* Deha ilk sırrı bulmak için 40 gün uğraşmış. Hangi zamanı bulduysa diğer zamanlardan biri gibiymiş. Hangi mekânı bulduysa başka bir mekânın içindeymiş.

* Aladağların ala geyiği bir sis altından çıkagelmiş. Gözlerine çekilmiş sürmeler, karnına sürülmüş misk ile gelmiş. Geyiğin iki boynuzunda duran iki akdoğan varmış. Birine düşünce diğerine düş denirmiş.

* Düşünce akdoğanı zamandan özgürlük, düş akdoğanı mekândan özgürlük öğretirmiş. Deha tüm edindiği serveti geride bırakmış. Bir eline düşünceden bir tüy diğer eline düşlerden bir tüy almış. Her gün doğumunda düşünür her gün batımında düşlermiş.

* Düşündüğün sürece, düşlediğin yerce diye yazmış bir levhaya. Asmış eğri efsunlu çam ağacının dallarından en yükseğine onu dargası.

* Aladağlar yedi ağacın yedi dargası bulunur. Darga koruyucudur. Kaybolan için yol bulucudur. Yedi ağaç yedi sırrı taşır.

* Eğri efsunlu ağacın dargası ağacın kozalaklarını koruyamamış, cadı fit ona galip gelmiş.

* Dehanın bulduğu ilk sır işte bu eğri efsunlu ağacın altında gerçekleşmiş. O günden sonra bu ağaca düşler ağacı denmiş.

* O ağacın altında cemre kızlar düşler gecelerinde toplarmış herkesi.

* Bir aladağ yaz masalı 1. bölüm sona erdi


Yaşam Takımları™ sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir Cevap Yazın

0 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle

0
Düşüncelerinizi merak ediyoruz, lütfen yorum yapın.x