YT Hikayeleri – Bölüm 3

    Yaşam Takımları şehrinde buz duvarında isimler gördüm. Kocaman bir duvardı, buradaki isimler öncesinde Yaşam Takımlarını sevmişler, gelmek istemişler, sonra “sebepsizlik” hastalığına yakalanmışlar ve bir daha hiç gelememişler.

Gelmediler çünkü sebeplerini bulamadılar. Gelselerdi sebeplerini bulabileceklerdi. Buzul üstündeki isimlerden birini okudum. Gök takımındandı. “Özyer”. Önce sevmiş yolu, istemiş yolun üzerindekileri, etrafındakiler ile paylaşmış. Kırık dökük cevaplar alınca çekilmiş geriye. Yine de seviyorum sizleri ama diye devam etmiş.

Bir sonraki Yaşam Takımları şehrinin kurulduğu kamp için “bilmiyorum ki” demeye başlamış. İşte o an ismi buzul duvarına yazılmış. Sebepsizler kayıp insanlardır.

Bir şey yapmak için bir sebep bulamazlar. Yaptıkları şeylerden de pek memnun değillerdir.

Yaşam Takımları ustaları “bakarız, o gün gelsin, bilemedim şimdi, isterim ama kararsızım” kelimelerini duyduklarında bilirler ki sebepsizlerden biri daha geldi. İnsan kendine yardım etmeyince, başkası ona yardım edemez.

Özyer “hem isterim hem isteyemedim” dedi. Bilirlerdi ki gelince “nasıl kararsız olur insan böyle bir şey karşısında” diyecekti. Mentoru onu getirmek istese de artık getiremeyecekti. Buzul duvarında ismi vardı. Mühürlenmiş isimler arasındaydı.

İnsana aradığı şey verildiğinde, ona karşı ilgisiz kalınca kalbinde bir buzul çalışır. Hem suya özlem hem susuzluğa rağbet bir arada çalışmaz.

Peki ismin oradan silinmesinin bir yolu olmalı!

Evet var dedi Buzul duvarının önünde Akmar, bize bir hikâye anlattı.

 

Hatırda değilken hiçbirimiz, ilk yürüyüşümüzden çok uzun zaman önce bir bahçe vardı bilinmeyen bir diyarda. Bu bahçede her şey var bilinirken, bahçede bir gün bir canlı gördüler. Bahçenin sahibi “bu insan” dedi.

Onu az bir sudan yarattık ve onu bir sınava tabi tutacağız.” Bahçedekiler daha önce hiç sınav görmemişlerdi. Bu nasıl bir şeydi?

Ona rüzgarımdan bir esinti verdim. Hepinizden ayrı bir sır verdim. Bildiklerinden bilinmeyenlere ulaşıyor. Bilinmeyenlerden yeni bilinenler yapıyor. Bazen iyi işler yapıyor bazen kötü işler dedi bahçenin sahibi.

Bahçedekiler şaşırmıştı. Acaba kötü bir şeye neden fırsat verildi ki diye fısıldaştılar.

Ona hem bilgelik verdik hem cehalet. Hem işitir hem görür. Ya teşekkür eder ya da nankörlük eder.

Günler sonra bahçede dolaşan insana Havva adında bir insan daha katıldı. Hem güzel hem bitip tükenmez istekleri ve garip alışkanlıkları vardı. Sürekli dekorları değiştiriyor, her gün etrafı temizletiyor, ara ara durup kendisini seyrediyor, burnu, saçları, göz kenarlarına eklediği cennet sihirleri ile melekler ile yarışıyordu.

Adem elinde şerbet kadehi, kenardan onu izliyordu.
Ne zaman süpürge çalışsa uzaklaşmaya yer arıyordu. İster temiz olsun ister olmasın. Havva baştan sona dip köşe geçiyor, her şeye yetişiyor ve sürekli yeni şeyler istiyordu.

Bir gün Havva yasak bilgi ağacına uğramıştı. Yasak bilgiye ulaşmıştı. Yeni bir şey yapacağız dedi. “Yeni bir insan” biz de yapalım dedi. Bahçedekiler korkuyla baktı. Tüm her şeyin değişmesiydi bu. Yasak bilgi ağacından bilgi almak yasaktı. Kovuluş haberi geldiğinde daha fazla ayrılacaklarına üzüldüler. Yüzlerine siyah küçük bulutlar eklendi. Kalpleri ağırlaşmıştı. İsimleri bahçenin karşısındaki buz dağına yazılmıştı. Silinmesi için yalvardılar. Ama silinmedi. Âdem Bir hatıra olarak Havva’nın gözyaşlarını sildiği mendili yanında götürdü.

Dünya denen yere geldiklerinde birbirlerini aramaya başladılar. Âdem bulamayacağından korkmaya başladı. Mendili açtı. Havva’dan bir eser tutmak istedi. Bahçedeki göz yaşları tanecikler halinde yere döküldü. Orada bir çiçek büyüdü. Havva’nın gözlerinin adını verdi o çiçeğe. İnci çiçeği. Çiçek yayılmaya başladı. Onu takip etti Âdem. Dağları tepeleri çölleri aştı. Bir dağın yamacında Havva’yı buldu. “Ah senin gözyaşların onları takip ettim beni sana getirdi” dedi.
Yüzlerindeki ve kalplerinde siyah bulutlar dağılmıştı. İlk günlerindeki saflığa dönmüşlerdi. Gözyaşı ile yıkanmış ve gözyaşı çiçekleri ile buluşmuşlardı.

Yeni insanlar olmuşlardı. Havva doğru tahmin etmişti. Yeni insanlar yapabilirlerdi. Âdem insanı başlatmıştı ama Havva insanlığı başlatmıştı.

Buz dağından silindi ismimiz dedi Adem..

Bir insanın gözyaşlarını takip edip onu bulursan bulanda bulunanın da ismi buzullardan silinir ve onların gözyaşları inci çiçeğine dönüşür.

Hikâyeyi anlatan Akmar bir isim seçin! Gözyaşlarını talip edin ve bir ismi buzullardan silin, inci çiçekli bahçesine davet edin! diye ekledi.


Yaşam Takımları™ sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir Cevap Yazın

0 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle

0
Düşüncelerinizi merak ediyoruz, lütfen yorum yapın.x